Détail d'une collection
|
Documents disponibles dans la collection (75)
Faire une suggestion Affiner la recherche
texte imprimé
Mizahla bilimkurgunun, düzyazıyla bilimsel makale üslûbunun harmanlandığı kitapta, 'yanlışla doğru', 'yalanla dolan' sırt sırta duruyor. Bu kitapta Freud'un kuramlarının hayata geçirildiği Amsterdam genelevlerinde dolaşabilir, hükümet kiralayabi[...]texte imprimé
"Beklemek, bir şeyin yoluna ve haline girmesini beklemek, beklerken olacak olanın olması için gereken her türlü başka hale geçişlere, kalışlara tahammül etmek ne zor şeydi. Başı da, ortayı da, sonu da bilip beklemek ne tahammülü güç şeydi. Tanrı[...]texte imprimé
Her biri kendine ait bir renkli kumaş parçasının üstünde duran kadınlar, saç örgülerini tutan oyaları çözdüler ve yavaş yavaş balıksırtı örgüleri açmaya başladılar. Örgüler açıldıkça, kadınların saçlarından kum gibi, un gibi bir şey dökülüyor ve[...]Nouveautétexte imprimé
On yedi yaşındaki Çağlar İyice konuşuyor. Kız kardeşi Çiğdem'i, onu meşhur etme ümitlerini, belediye başkanı dayısını, yakın arkadaşı Mikrop Cengiz'i, taşra muhabbetlerini, depresyonun eşiğindeki annesini, eski sevgilisini, hiç unutamadığı dedes[...]texte imprimé
Dünyanın kendi etrafında dönmediğini hissettiği an paniğe kapılıveriyordu Doğa. İçinde bulunduğu iş ortamı da bu paniği acımasızca köpürtüyordu. Hep merkezde olmalıydı. Hep farklı olmalıydı. Farkı fark edilmeliydi. Kalitesi gözle görülmeliydi. K[...]texte imprimé
“Önümde belki bir dakika var, belki bin dakika.Belki bir gün var, belki bin gün... Geride ise yüzlerce hatayla, çok eksiklerle, dile gelmemiş suçlarla, telafi edilmemiş ihmallerle dolu bir hayat. Hangisini, ne ara düzelteceğim? Nereden başlayaca[...]texte imprimé
Çok uzak bir zamanlarda değil, günümüzün otuz, bilemediniz elli yıl öncesinde, üstelik hep "ülkemizde" geçiyor Efrâsiyâb'ın Hikâyeleri. Ancak... Sanki o zamanlardan ve o mekânlardan değil de, başka zaman ve mekânlardan, hatta başka dillerden aşi[...]texte imprimé
Erkek çocukların enerjik, hüzünlü, alengirli dünyasına giriyoruz... Baba çalışıyor, anne ev hanımı, muhafazakârlığın kalesi...İşçiler, yoksullar, teyzeler, abiler... Kolay ağlayan sert adamlar... Taşra seyrekliği, mahallenin kalabalığı... Kıskan[...]texte imprimé
Yokuşun başında ha düştü ha düşecek bir siluet görüyorum. Yaklaşıyor mu, uzaklaşıyor mu... Birazdan odamız odun ateşiyle, kandil aleviyle, ıhlamur kokusuyla, radyonun duyulur duyulmaz sesiyle ısınıyor. Kar uyuşturuyor aklımızı. Neredeyse yeniden[...]texte imprimé
"Bütün zamanların kahramanı olan bir insanın hikayesidir bu. O hem herkes hem de hiç kimsedir. Dünyadan alacağını tahsil etmeye gelmiştir. Çünkü, Tanrı dahil herkesin ona borcu vardır. Vebaline girilen tüyü bitmedik yetim işte odur. Kadim zamanl[...]texte imprimé
"Çarşıdan geçerken her yerde yalnız olduğunu düşündün. Her yerde. Işıkların gözlerini artık ne kadar ağrıttığını, o kırık gözlüğü yaptırman gerektiğini; dişlerin sapsarı, dişçiye gitmenin şart olduğunu; kendini yenilemeye mecbur olduğunu, tıraş [...]texte imprimé
Metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, tıpkı Kafka gibi sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar... Yazma serüvenini "hayat[...]texte imprimé
“Dağların, ovaların, ırmakların, göllerin ve denizlerin arasında, havada, karada, suda ve toprak altında yaşayıp giden her çeşit varlığın orta yerinde dururdu bu koskoca kaya. Üzerinde bir adam oturur, oturur, otururdu.” Başka bir dünya, başka [...]texte imprimé
1876 yılı baharında gayrimeşru bebeğimi doğurmak üzere evin erkeklerinden habersiz Büyükada'ya gönderildim. Yanıma Bedriye Kalfa'yı verdiler. Evin kadınları baba ve ağabeyime küçük bir hikâye takdim ettiler. Para kazanma hırsıyla yaşayan babam y[...]texte imprimé
Her şey Kayseri’ye, Toroslar’a, Ürgüp’e, Ihlara Vadisi’ne ve Beyşehir’e yağan yağmurla başlıyor… 1294 yılının Ağustos ayının son günü patlayan bu küçük tufan, Gürsel Korat’ın zamanla didişen oyunbaz hayalini tetikliyor: Yağmur altında yol alan b[...]