Résumé :
|
Ayaklar baş oldu. Sanatın içi boşaldı. Eğitim sistemi çöktü. Hakikat çöpü boyladı. Kapitalizm bilimi ele geçirdi… Zihnimizde yankılanan, bize ait olup olmadığını her zaman kestiremediğimiz bu eleştirilere, bizi kurtarmayı vaat eden, olduğumuzdan daha güçlü olabileceğimiz anlatısını pompalayan, filozof Julia de Funes’in sarkastik bir dille “anonim gelişim” dediği kişisel gelişim sosu (Funes, 2010) nasıl da yakışıyor… Mafyacı bir kültürün bize oyunun kurallarını dikte ettiği bir konjonktürde alternatif gerçeklikler sunan narsistik bir ideoloji, zaman zaman gerçekten de tek kaçış seçeneği gibi görünüyor. Oysa bir Aydınlanma Çağı yaşamıştık. Yasaklanan bilim ve düşünceler özgür kılınmış, her bireyin kendi hayatını düzenleyebileceği bir modernleşmeye, bir aydınlanmaya doğru dev adımlar atılmıştı. Peki, nasıl oluyor da aydınlığa yaklaştıkça ruhumuz daha bir karanlığa gömülüyor? Dincilerin, büyücülerin arasından davetsizce çıkagelen Kopernik, evrenin merkezinde olmadığımızı söylediğinden beri gerçeklikten gerçekliğe sıçrayış yapıyoruz ama varış noktamız, çıkış noktamız kadar adi ve sıradan görünüyor.
|