Résumé :
|
Aristoteles’ten Horatius’a, Kant’tan Schiller’e kadar pek çok Batılı filozofun estetik ve sanatsal üretim çerçevesinde ele aldıkları vasatlık, kavramın günlük hayattaki izdüşümlerinden ve sanat dışı üretim rejimleriyle ilişkisinden sapma gösteren tanımlara da gebe olmuştur. Örneğin, Latin edebiyatının en parlak çağı Augustus döneminin üç önemli şairinden biri sayılan Romalı Horatius’a göre şiir iki sebepten vasat olabilir: ya evrensel standartlara göre müstesna kabul edilen bir norma sadık kalarak halihazırda var olan eserleri tekrara düştüğü için özgünlükten uzaktır; ya da şair dilin ve düşüncenin uçlarında dolaşmaya etik olarak karşı çıktığından ‘altın orta’ denilen bir vasatlığı kabullenmiştir. Daha önce başarıya ulaşmış bir biçimi taklit edenin vasat olması –ya da beklentiler yüksek olduğu için vasat olma tehlikesi taşıması– modern tenkit kriterlerine göre nispeten daha aşina olduğumuz bir düşünce. Fakat Horatius’un Aristoteles’in etik öğretisine dayandırarak tanımladığı ‘altın orta’ kavramı hem Horatius hem de çağdaşlarının mediocris (Latince hem vasatlık hem de ölçülülük anlamına gelen bir kelime) düşüncesinin anlamlarını yeniden irdelemesine önayak olmuştur.
|