Résumé :
|
Susmaktan çok, konuşmaktan başlamanın açtığı bir alan var. Konuşmak fiili beni ilk elden dile dair kara bir şeylere gönderiyor. Kara, kara olduğu için de başa bela. Mesela 12 Eylül’de Diyarbakır hapishanelerinde şu şiar varmış: “Türkçe konuş, çok konuş”. Kimbilir ne çok suskunluk türedi bu şiardan. Yalnızca bakışın görünür olduğu, bakışla anlaşılan koyu bir suskunluk. Ama kara günler geride kaldığında, bir felaketin geçmişte kaldığının düşünüldüğü bir dönemde, daha büyük felaketlerin kapıda beklediği görülüyor hep.
|