Résumé :
|
Günlük hayatımız sanat kadar zengin ve heyecan verici olabilir mi? İşte bu can alıcı soru, sanatın hâlâ yoğun, deneysel, yabancılaşmamış bir deneyim alanı olduğunu kabul eder. Güncel yahut çağdaş bir sanat yapıtının maddesizleştirilerek sosyal bir sürece dönüştürülmesi, şahit olduğumuz üzere, neoliberal politikaların insanı ezen iktidarına karşı dünyanın farklı yerlerinde gelişen direnişlere eklemlenir. Toplumsal yabancılaşma yaratıcı bilinci her ne kadar edilgen ve mutsuz bilince dönüştürse de, sanat kıyısından da olsa katıldığı bu direnişte her şeye rağmen yeni bir dünyanın ütopyasını kurmaya en elverişli dinamik. Sanatın günlük hayatı süsleyen ama onu dönüştürmekten uzak, şenliğin bir parodisi, uzmanlaşmış bir etkinlik durumundan çıkaracak gündelikliğin içindeki şenliğin yeniden keşfi, çalışma ve boş zaman arasındaki karşıtlığa bir son verme girişimidir.
|