Résumé :
|
Emek tarihi literatürümüzde sendikalı işçiler neredeyse şüpheye yer bırakmayacak şekilde erkek işçiye işaret etse de, sendikalı kadın işçilerin varlığı azımsanamayacak düzeydedir. Son 40 yılda öğrendik ki, toplumsal cinsiyet rejimi ve onun etrafında gelişen ilişkiler ağı, yalnızca kadın ve erkeğin arasındaki güç ve hiyerarşi ilişkilerini değil, işveren ve işçi, erkekler ve oğlanlar, beyazlar ve siyahlar arasındaki ilişkileri de belirliyor. Bu kısa makalede yalnızca birkaç örneğini sunabildiğimiz toplumsal cinsiyet okumaları, erken Cumhuriyet dönemi ve sonrasında işçi sınıfının sosyal tarihini pek çok açıdan zenginleştirme potansiyeline sahip.
|